Ana SayfaHaberYediklerimiz, genlerimizi değiştirebilir mi?

Yediklerimiz, genlerimizi değiştirebilir mi?

-

Farklı gıdaların hücrelerimizi ve dolayısıyla genlerimizi nasıl etkilediğini merak ederiz. Bilim işte bu sırları çözmeye çalışıyor. Besinler ve genler arasındaki bu iletişimin sağlığınızı, görünümümüzü ve yaşam süremizi etkileyebileceğini düşünen araştırmacılar, gıda bileşenlerinin genlerimizi nasıl etkilediği konusunda çalışmalar yapıyor.

Yiyeceklerin genlerimizle etkileşime girerek bizleri nasıl etkilediğini görmek için en basit örneğin arılar olduğunu belirten Michigan Üniversitesi, Moleküler, Hücresel ve Gelişimsel Biyoloji Yardımcı Doçenti Monica Dus, bunun en basit örneği olarak arılara bakılabileceğini belirtiyor ve The Conversation’a yazdığı yazısında şunlara değiniyor.

İşçi arılar ile kraliçe arı aslında genetik olarak aynıdır. Ancak işçi arılar kısır ve sadece birkaç hafta yaşarlar. Oysa kraliçe arı yıllarca yaşayabilir ve bütün bir koloniyi doğuracak kadar güçlü bir doğurganlığa sahiptir. Bu canlılar yedikleri yiyeceklerden dolayı iki farklı yaşam formuna dönüşürler. Kraliçe arı, arı sütü ile beslenirken işçi arılar nektar ve polenle beslenirler. Her iki gıda da enerji sağlar, ancak arı sütünün ekstra bir özelliği, bir kraliçe arının anatomisini ve fizyolojisini oluşturmak için genleri tetikleyebilir. Arı sütü, kraliçenin üreme yeteneğini sürdürmek için genetik denetleyicileri harekete geçiren bileşikler içerir.

Ayrıca besinlerin genetiği değiştirme yeteneği nesiller boyunca yayılabilir. Araştırmalar, insanlarda ve hayvanlarda, büyükannenin beslenme şeklinin, genetik geçişle torunlarının hastalık riski ile yaşam süresini etkilediğini göstermektedir. Hatta bağırsaklarımızda yaşayan bakterilerimizin anneannelerimizinki ile benzerlik gösterdiği çeşitli araştırmalarla gösterilmiştir.

Bu şunu da göstermektedir. Eğer vücudumuz yediklerimizden etkileniyorsa, o zaman tükettiğimiz yiyeceklerin “yedikleri” de genomumuzu etkileyebilir. Örneğin, otla beslenen ineklerden elde edilen sütle karşılaştırıldığında, tahılla beslenen ineklerden elde edilen süt, farklı miktarlarda ve türde yağ asitleri ile vitaminlerine sahiptir. Dolayısıyla insanlar bu farklı süt türlerini içtiğinde, hücreleri de farklı etkilenebilir.

Benzer şekilde, insanlarda da annenin beslenme şekli anne sütünün içeriğini değiştirir. Bu, bebeğin genetik kodlarını etkileyebilir. Ancak bunun çocuğun gelişimi üzerinde nasıl bir etkisi olduğu şu anda kesin olarak bilinmemektedir.

Yediğimiz yiyecekler aynı zamanda bağırsaklarımızda, cildimizde yaşayan mikroorganizmalarınkilerde de rol oynanır. Fareler üzerinde yapılan bir araştırma da, kısa zincirli yağ asitlerinin bağırsak bakterileri tarafından parçalanmasının ruh halini ve depresyonu etkileyen bir madde olan serotonin düzeylerini değiştirdiği görülmüştür.

Plastikte bulunan BPA, memelilerde gelişme, büyüme ve doğurganlık ile ilgili genetik kodları etkilediği görülmüştür. Bu sebeple günümüzde pek çok bebek ürününde BPA kullanılmaz. Hayvan modellerinde yapılan çalışmalarda BPA’nın erken ergenliği etkilediğinden ve genetik geçişleri daha olası hale getirerek doğurganlığı azalttığından şüpheleniyor.

Bilim insanları, bu genetik gıda mesajlarını ve bunların sağlık ve hastalıktaki rollerini henüz yeni çözmeye başladılar. Bu gizemlerin çözülmesi ile gelecek nesillerin daha sağlıklı ve farklı olması muhtemel.