Ana SayfaPsikolojiÇocuk PsikolojisiÇocuklarda da takıntı obsesif kompulsif bozukluk görülebilir

Çocuklarda da takıntı obsesif kompulsif bozukluk görülebilir

-

Çocuklarda takıntı, (Obsesif Kompulsif Bozukluk) görülmektedir. Sorun, yetişkinlere has değildir. Bu sebeple “Çocukta obsesif kompulsif bozukluk olur mu hiç?” gibi bir yanılgıya düşmemek gerekir.

Takıntı ya da obsesyon nedir?

Akla gelen ancak uzaklaştırılamayan düşünceye “Takıntı”, bu düşünceyi uzaklaştırmak için yapılan davranışa ise “Kompulsiyon” denmektedir. Meselâ; Çocuğun, ellerinin temiz olduğunu bilmesine karşın kirli olduğunu düşünmesi takıntı, bu fikri uzaklaştırmak için sık sık el yıkaması kompulsiyon dur.

Çocukların olayı iyi tanımlayamayıp ifade edememesi, belirtilerin çocukluk dönemine has bazı farklı davranışlarla karıştırılabilir olması tanıyı zorlaştırmaktadır.

Çocuklardaki obsesyonlar genellikle korku şeklinde başlayıp ailelerinden onay alma şeklinde gelişebilir. Meselâ; Elimi buraya sürdüm kötü bir şey olur mu? Buraya dokundum hasta olur muyum? vb.  Ebeveynin başına bir şey geleceğini düşünerek bundan aşırı derecede kaygı duyma ve sık sık bunun olmayacağı yönünde ebeveynden onay istemek (Olmaz değil mi? şeklinde sık sorular) çocukluk dönemi takıntısı olabileceğini düşündürür.

Çocukluk dönemi bazı davranışlar hastalık belirtisi ile benzerlik gösterir. Çocuklar yaptıkları bazı törensel davranışlardan vazgeçmek istemeyebilirler.  Masal anlatılmadan, banyo yapmadan uyumamak, belirli yerlerde yatmak (uyumak) vb. Çocuklar bu istekleri yerine gelmediği zaman huysuzlaşabilirler. Ancak 8 – 9 yaşlarından sonra bu düzen değişir. Küçük çocuklarda sokakta çizgilere basmadan yürümek bir oyunken, erişkin dönemde bu kompulsiyon olabilir.

Tanı koyulurken ailenin anlattığı öykü ve tanımlamalara dikkat edilmelidir. Çünkü aileler genellikle kompulsiyonları “Tik” olarak tanımlayabilmektedirler. Oysa “Tik” kasların istemsiz olarak kasılmasıyla ortaya çıkan hareketlerdir.

Çocuklarda takıntı (Obsesif Kompulsif Bozukluk) tedavi yaklaşımı nasıldır?

Aileye ve çocuğa (yaşı uygun ise) bu tedavinin uzun sürebileceği anlatılmalı ve işbirliği içerisinde olunmalıdır. Hastalığın oluşumunda biyolojik faktörler önemli yer tuttuğu için ilaç tedavisi önemlidir. İlaçlar, oluşabilecek ilave sorunların gelişimini de önler. Çocuğu destekleyici terapiler ve algılayabileceği yaşta ise davranışçı tedaviler de sorunun çözümünde önemli yer tutar. Ailenin bu davranışları ile ilgili çocuğu suçlayıcı davranışta bulunmaması gerekir. Onun bu davranışları yapmasına neden olan kaygısını azaltmak, bu kaygıyı doğru bir şekilde ifade etmesini teşvik etmek ve profesyonel destek almak en doğru yoldur. Çocukluk çağında sorunun tedavi edilmesi, ilerleyen yaşlara sorun olarak aktarılmaması açısından da önemlidir. Çocukluk döneminde ortaya çıkan bu sorunun çocuk, aile, okul üçgeninde ve muhakkak uzman yönlendirmesi ile tedavisi gerekir.