Çocuk sevgisi

-

Çocuğunu sevmeyen bir ebeveyn düşünülemez. Her ebeveyn çocuğunu sever ve sevgisini biricik yavrusuna farklı yollarla gösterir. Kimi için sevginin ifadesi sarılmaktır, kimi için istediği oyuncağı almak. Kimi de çocuğu çok sevmenin onu şımartmasından korkar. Oysa sevgilerin en güzellerindendir çocuk sevgisi. Anne-baba sevgisi de çocuk için sağlıklı bir kişilik yapısının ön koşullarındandır ve her yaşta ihtiyaç duyulur, en çok da çocukluk döneminde.

Sevgimizi gösterme şeklimiz aslında çocuğumuzun yetişkin olduğunda bile referans alacağı bir ölçüttür. Çocuğumuzun içine ektiğimiz en önemli tohumlardan biridir ve onun ileride nasıl bir birey olacağının da belirleyicilerindendir.

Çocuğumuza sevgimizi yeterince ifade edebiliyor muyuz?

“İçinden sevmek” diye bir sevgi türü yoktur. Dokunmadan, paylaşmadan, dinlemeden sevgi olmaz.

“Ön koşullu sevgi”, hep başkalarını memnun etmeye çalışırken kendini unutan, kendini fark etmeyen bir insan ortaya çıkar.

“Vurdumduymazlığı hoşgörü sanıp, sevgi ile karıştırmak”, çocuğun davranışlarının sonuçlarını değerlendirmemesine sebep olur. Özgürlük ve sorumluluk bilincinin gelişmesini engeller. Peki çok fazla hoşgörülü ya da aşırı disiplinli olmak nelere sebep olur?

Aşırı hoşgörü

Aşırı hoşgörü çocuğun olumsuz davranışlarının nedeninin anlaşılmasına ve düzeltilmesine engel olur.

Bu tutumun etkin olduğu ortam da büyüyen çocuk sabırsızca ve düşüncesizce davranışlar gösterir.

Aşırı verici ve koruyucu bir biçimde sunulan sevgiyle, bebek gibi bakılan çocuk, yaşının gerektirdiği ruhsal gelişimi gösteremeyerek, kendini ifade ve iletişim yeteneğinden yoksun kalacaktır.

İstediği her şeye, istediği zaman sahip olmasının çocuğun özgüvenini arttıracağını düşünebilirsiniz.

Sınırlarını bilmeyen, istediğine her an ulaşabilen bir çocuk doyumsuz olabilmektedir.

Aşırı disiplin

Yetersiz sevgi ve sıkı disiplin ile yetişen çocuk, saldırgan tutumla kendini kabul ettirmeye çalışacak ve iç dünyasını açıklamakta zorlanacaktır. Ya da tam tersi bir tavır takınıp boyun eğici bir kişilik yapısı geliştirebilecektir.

Sevginin davranışlara yeterince yansımaması, değersiz olduğu ve kabullenilmediği hissini uyandırır.

Sıkı kurallar, sert koşullar ve fiziksel yaptırımlarla yetişen, kişiliği hiçe sayılan çocuk, kendi hayatını kontrol etmekte zorlanır. Kibar, sessiz, uslu, aynı zamanda çekingen, güvensiz, küskün, aşırı hassas ve pasif bir kişilik gelişir.

Çok fazla eleştirilen çocuk, attığı her adımı çekinerek atar. Yetişkin bir birey olduğunda eleştirilmekten ve yanlış yapmaktan korktuğu için büyük olasılıkla hiçbir şey yapmamayı seçecektir.’ Ya yanlış yaparsam’ korkusu çocuğun sınıfta söz almasını bile engeller.

Oysa yaptığı yanlışların bile doğru giden yolda bir basamak olduğunu bilen çocuk, her adımını güvenle atacaktır.

Dikkat edelim

Çocuklarımız umursanmak ister. Eve gelince hoş geldin demek, göz teması kurarak sohbet etmek, onu dinlemek ben önemliyim duygusunu oluşturur. Her insan gibi değerli olduğunu hissetmek çocukların da en büyük ihtiyacıdır. Bazı konularda onların da fikirlerini alarak karar vermek, çocukta “ben önemliyim” duygusunu ortaya çıkartır. Çocuğun bir işi yapabileceğine ve başarılı olacaklarına ebeveynlerinin inanması oldukça önemlidir.

Eğer, çünkü, rağmen

Japon yazar Toyotome’ye göre üç tür sevgi vardır.

EĞER türü sevgi: Eğer yaramazlık yapmazsan, takdir getirirsen seni severim.

ÇÜNKÜ türü sevgi: Seni seviyorum, çünkü sözümü dinliyorsun.

RAĞMEN türü sevgi: Karnende zayıf olmasına rağmen seni seviyorum.

Mutlu bireyler olabilmek için, dünyada en çok olması gereken sevgi türü rağmen türü sevgidir. Her şeye rağmen sevgimizi sınırsızca devam ettirmek…

Pınar YAYLACI
Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen