Ana SayfaPsikolojiÇocuk PsikolojisiOkula başlama ve uyum sürecinde neler yaşanabilir?

Okula başlama ve uyum sürecinde neler yaşanabilir?

-

Okula başlama ve uyum sağlama önemli bir yaşam deneyimidir. Özellikle ilkokul birinci sınıfa başlayacak çocuk için ayrı bir heyecan kaynağıdır. Okulun nasıl bir yer olacağı, kimlerle birlikte olacağı, okul kuralları ile ilgili belirsizlikler yaşayabilir ve bunların her biri ayrı birer kaygı unsuru olabilir.

Okula başlama ve uyum süreci

Okul öncesi eğitim almış çocuklar ve ara sınıflarda olan çocuklar için bu heyecan biraz daha tanıdıktır. Heyecanı yaşayan sadece çocuk da değildir elbette. Anne babalar da heyecanlı ve meraklıdırlar bu dönemde. Hatta bazen öyle olur ki anne babanın heyecanı çocuğun heyecanının önüne geçiverir. Çocuğun uyum sağlayamayacağından endişe duyan ebeveynlerin çocukları için durum biraz daha zordur. Bu çocuklar bir yandan kendi kaygıları diğer yandan ebeveynlerinin kaygılarıyla baş etmek zorunda kalırlar.  Kaygılı ebeveynler çocuklarına öngördükleri olası sorunları aktarırlarken çocukların kaygısının artabileceğini gözden kaçırabilirler. Bu nedenle ebeveynlerin kendi duygularını fark etmeleri ve dengede tutmaları son derece önemlidir.

Çocuğun okula hazırlanma döneminde onun ihtiyacı olan bilgilendirmelerin yapılması sorularının yanıtlanması gerekir. Okulun gezilmesi sınıfın görülmesi iyi gelecektir. Okul öncesi dönemde çocuğun bireyselleşmesine hizmet etmiş ebeveyn tutumları ve okul öncesi sağlıklı eğitim döneminden geçmiş çocukların uyum güçlüğü daha az olacaktır.

Okul yaşantısı ile birlikte çocuklardan aldıkları eğitim çerçevesinde başarı beklentisi başlar. Her aile çocuğunun başarılı olmasını ister. Gelişimsel olarak okul çağı çocuklarının ilgi ve dikkatleri de başarı konusuna yoğunlaşır. Okul başarısı iyi olmayan çocuk için okul uyumu zor olacaktır. Öğrenme güçlüğü, gelişim geriliği, otizm, konuşma bozukluğu, zihinsel yetersizlik ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi özel sorunları olan çocuklar için akademik güçlükler, yaşıt ilişkisinde sorunlar ya da okul kurallarına uygun davranışlar göstermeme gibi durumlar ortaya çıkabilir. Çocuğun okula uyumu değerlendirilirken bireysel özelliklerinin dikkate alınması ve ona uygun destek sağlanması önemlidir.

Çocuğu, okul ya da öğretmenle korkutma uyumu ciddi olarak bozacaktır.

Her çocuk aynı sosyal beceride olamaz. Kimi çocuk daha girişken ve konuşkan, kimisi daha çekingen ve sessiz mizaç özellikleri gösterir. Çocuğun bireysel özelliklerini zorlayıcı ve eleştirel bir şekilde değiştirmeye çalışmak ona zarar verir. Okul çok çeşitli mizaç yapısındaki çocukları bir araya getirir. Onların birbirlerinden öğrenecekleri pek çok şey vardır ancak birbirlerinin aynısı olmaları gerekmez. Arkadaşlarını örnek göstererek ya da karşılaştırarak yargılamak, eleştirmek ya da aşırı beklentilerle baskı yapmak çocuklara zarar verir, özgüvenlerini zedeler. Okul ve öğretmen ile ilgili olumsuz ifadeler de çocuğu olumsuz etkileyecektir.  Çocuğu okul ya da öğretmenle korkutma uyumu ciddi olarak bozacaktır.

Ebeveynler kendi duygularını öne geçirerek çocuğun karmaşasını artırır

Okul kurallı bir ortamdır. Henüz oyun çocukluğu döneminden yeni çıkan ilkokul çocuklarının bu kurallı ortama uymada zorlanmaları doğaldır. Çocuk hem kurallı ve yabancı bir ortama girmiştir hem de bazı sorumluluklar yüklenmiştir. Bir yandan yeni arkadaşlar edinmesi, öğretmenine alışması diğer yandan kendisinden beklenen görevleri yapması gerekecektir. Pek çok çocuk bu dönemi hafif bir bocalama yaşasa da kısa sürede atlatacaktır. Anne babalar bu dönemde çocuklarına güvenmeli onlara sakin ve duyarlı yaklaşmalıdırlar. Duyarlı ve duygusal yaklaşım birbirinden çok farklıdır. Duyarlı yaklaşımda anne baba çocuğun yaşadıklarını anlamaya ve onun yanında olmaya çalışırken sakin ve destekleyicidir. Duygusal yaklaşımda anne babaların verdikleri tepkiler akılcı ve sakin yaklaşımdan uzaklaşmış daha çok duygu yüklü tepkilere dönüşmüştür. Çocuğun kaygısıyla daha çok kaygısı artan ya da çocuğun yaşadığı bir olumsuzluk için çocuktan çok perişan olan ebeveynler kendi duygularını öne geçirerek çocuğun karmaşasını artırır uyum sağlama dönemini olumsuz etkilerler.

Ayrılık kaygısı uyum dönemini olumsuz anlamda etkileyen sorunların başında gelir. Ayrılık kaygısının belirli dereceleri çocuğun normal gelişiminin beklenen bir parçasıdır. Okula yeni başlayan küçük çocuklarda ayrılık kaygısının görülmesi bir dereceye kadar normaldir. Ayrılık kaygısı bozukluğunda, gelişimsel olarak bağlandığı başlıca kişilerden ayrılma ile ilgili uygunsuz ve aşırı kaygı vardır. Üç yaşında çoğu çocuk ayrılmanın geçici olduğunu anlayabilecek bilişsel kapasiteyi kazanır ve yokluğunda anneye ait iç imajını koruyabilir. Bu nedenle 3-5 yaşları arasında ayrılık kaygısı azalır.

Ayrılık kaygısı bozukluğu 12 yaş altındaki çocuklarda en yaygın olan kaygı bozukluğudur

Ayrılık kaygısı okula uyum dönemi olarak düşününebileceğimiz ilk 1 ay içinde normal olarak kabul edilse de uzayan durumlarda ve  çocuğun gelişimsel düzeyinden beklenenin ötesinde ve şiddetli tepkiler vermesi durumunda ayrılık kaygısı bozukluğundan söz edilir. Ayrılık kaygısı bozukluğu olan çocuklardaki tepkiler; okul reddi, ayrılma durumunda sıkıntı ve korku, ayrılma sezildiğinde mide ağrısı, baş ağrısı gibi yineleyen bedensel belirtiler ve ayrılmaya yönelik kabuslar şeklinde olabilir. Ayrılık kaygısı bozukluğu 12 yaş altındaki çocuklarda en yaygın olan kaygı bozukluğudur. Sıklığı yaşla birlikte azalır. Başlangıcı okul öncesinde olmasına karşın en sık 7-8 yaşlarında görülür. Ayrılık kaygısının yaygınlığı okul çağı çocuklarında %4, tüm ergenlerde %1,6 olarak bildirilmektedir.

Stresli yaşam olaylarının (kayıplar, hastalık, ebeveynlerin boşanması, bağlanma figürlerinden ayrılığa neden bir felaket vb)  ayrılık kaygısı bozukluğu için belirgin bir risk etkeni olduğu gösterilmiştir. Ailenin aşırı koruyucu kollayıcı tutumu ve müdahaleciliği ayrılık kaygısı bozukluğuna eşlik edebilir.

Okulun açıldığı ilk ayda yaşanan uyum güçlükleri uygun yaklaşım gösterildiğinde büyük ölçüde geçicidir. Ancak ayrılık kaygısı bozukluğu, sosyal fobi, depresyon, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu, otizm, öğrenme güçlüğü gibi pek çok bozukluğun okul uyumunu olumsuz etkileyebileceği unutulmamalı özellikle uzayan sorunlarda çocuk psikiyatri uzmanlarından destek alınmalıdır.

Prof. Dr. Elvan İŞERİ

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi